Details

Hemen anlatayım üşenmeyip girip hemen çıkan sayacımız var.
İnanlarımız inanmayanlarımız var.
Tepkileriniz var;
Uydurmasyon : Yok artık daha neler.
Sallamasyon : Sıkılamışsın kızım sen bunu.
Sansasyon : Gerçek olsaydı olay olurdu.
Kimyon : Baharat tadında.
Tepki göstermeyi unutmayın!
Sorularınız varsa da buradan alabilirim ----> http://www.formspring.me/dogalsecilim


25 Şubat 2012 Cumartesi

Yarım kalmasın o hikaye

     Anlatacağım dedin hiç sözünde durmuyorsun mu dediniz ??? Anlatacağım tamam. Neyi mi anlatacağım? Abi biri der neden anlatmıyorsun, biri hatırlamaz bile insanları anlamak zor azizim. Babam babam. Hani Bitlis'e sürülmüş ya oradaki olaylar.
     İlk hikayeden buraya baya uzun zaman geçti babama teklif eden hanım hanımcık bir doktor vardı babası İl Milli Eğitim Müdürü olan hah işte onun babası olayları öğreniiir. Babamın Doğu'ya tayini için işlemleri başlatır normal şartlarda babam tayinini talep etmeden böyle bir şey yapmaması gerekiyormuş ama adam kızının bu acıya dayanmasını istememiştir belki de çünkü annem beni aldırmamaya karar verince birkaç kere birbirlerine gidip gelmişler falan. Eveeet evet yakaladınız beni sırf kadın benim doğumumda çok büyük yer kaplıyor diye olaya pozitif bakıyorum. Neyse babam tayininin çıktığını öğrenince gitmiş müdürün odasındaki komutanı falan dinlemeden adamın boğazına yapışmış (neden derslerde sesimi çıkartmadan dersi dinledim sanıyorsunuz.) Müdür komutana dönmüş "Şahidimsiniz dava açacağım." demiş, komutanın "Yalnız siz kışkırttınız sanırım az önceki sözlerinizle" demesine kalmadan babam "Ben açtım zaten davayı orada görüşürüz." demiş çıkmış gitmiş. Adam babamın evraklarını yollarken üstüne not almış "Bu öğretmen tamamen Atatürk karşıtıdır sürebildiğiniz kadar Doğu'ya, en kötü yere sürün." diye. Adamın ve çoğumuzun bakış açısına göre bu felaket şeylere yol açacak bir not ama bazen plana katmadığınız şeyler olur. Ve bu bizim aile bireylerinden birinin bulunduğu herhangi bir olayda mutlaka bir yerlerden bir şey çıkar bebek olsun, kaldırımda araba olsun, ayak olsun...
     Adamın yazdığı notu teröristler okursaaaa...(inanmayacaksınız sanırım yine bu hikayeme de ama ben devam edeyim yine de) Teröristler havaya uçarlar "oooo bizim kafadan biri geliyor." diye. Not oradaki Milli Eğitim müdürüne de ulaşır ve babamı bir köye atar. Annem ve babam köye giderler köyde sadece bir tane Türkçe bilen insan vardır ve anneme başı açık olduğu için tip tip bakıyorlardır annem tuvalete gitmek istediğinde evlerine değilde uzağa bir yerlere doğru gitmelerini kendisinden hoşlanmamalarına bağlar ama tüm gerçekleri tuvalete varınca anlayacaktır. Köyün pis kokusunun da nedeni olan bu gerçek köydeki insanların tuvaletlerini köyün biraz uzağına açtıkları bir çukurun içine yapmalarıdır. Evet beş aylık evli olan annem burada kesinlikle yaşayamayacağını söylemek için ağzında lafı dolarken babam söyler ben gider gelirim gerekirse ama bende burada nasıl çalışacağımı bilmiyorum kimse Türkçe bilmiyor diyerek. Babam İl Milli Eğitim müdürünün yanına giderken 15 ... 13 plakalı bir araba görür ve inanmaz tekrar bakar. Neden mi inanamaz babam Burdur'ludur ve 15 Burdur'un plaka kodudur 13'te Bitlis'in. Yanlış görmediğine emin olduktan sonra fazla beklemez bulur adamı. Adam Maliye müdürüdür ve bilmem kaç yıl sonra ilk defa hemşerisine rastladığı için merkezde açık yer olduğunu ve gerekirse ben müdürün parasını vermem yine de aldırırım seni oraya diye dalgasını geçerek müdüre gitmesini söyler.
     Babam müdürün odasına vardığında odada bir müfettiş vardır ve müdür babama öğretmen açığı olan tek yerin o okul olduğunu söyleyince babam "Merkezde ... okulunda açık varmış zaten bir İl Milli Eğitim müdürü ile davalıyım ikincisini açmak hiç zoruma gitmez." der ve orada seyirci zannettiğiniz müfettiş araya girer "Ben bu öğretmeni tanıyorum kafasına koyarsa yapar." diye. İnanmayacaksınız demiştim evet müfettiş babamı tanıyor nerden mi hemen anlatayım.
     Amasra'da bir öğretmenin ilk yılı... bir müfettiş gelir onu ağırlayabileceği kadar mükemmel ağırlar (babam diye demiyorum) yemeğe götürmüş kahve çay ikram etmiş dönerken çamurlu yoldan geçecekler diye çizmelerini müfettişe vermiş bu öğretmen. Müfettişten dönen not "İYİ" olmuş haliyle bir daha hiç bu kadar sıcak kanlı davranmamış müfettişlere bu genç öğretmen. Meğer müfettişinde ilk senesiymiş bir daha karşısına hiç böyle öğretmen çıkmamış ve bir ukte olarak oturmuş adamın yüreğine (abi ciddiyim ben yazmadım bu olayı ya, valla böyle ya, ben napiyim? hani elçiye zeval olmuyordu? ) (tamam farkındayım normal yazar bile inandıramaz okuyucularına bu hikayeyi deli nasıl inandırsın. kaderime küserim artık napayım...) 
     Müfettiş olayları anlatınca müdür şok olur ve notu gösterir, ona inanılmamasını ve merkeze alınmasını şiddetle tavsiye edince müfettiş (yok kavga yok bu sefer) babamı merkeze alırlar. Polis yanına çağırır ve "Hocam biz sizin Atatürk düşmanı olmadığınızı biliyoruz ama teröristler sizi öyle sanıyorlar burda rahat rahat Doğu görevinizi atlatmanız için siz en iyisi çaktırmayın ve bizim yanımızda da pek görülmeyin" der. Benim teröristlerin kucağında eve bırakılmam, kürtçe öğrenmem o notun getirileridir mi desem ne desem bilemedim.
    Getirisi sanırım çünkü annemin hakkında yapılan tüm dedikoduları ona söylüyormuşum ama getirisi değil sanırım çünkü şu an bir kelime bile bilmiyorum. Getirisi sanırım çünkü annem elinde poşetlerle kucağında beni taşıma rezaleti çekmemiş ama getirisi değil sanırım çünkü "Baba" kelimesi ilk öğrendiğim kelimeymiş ve sokakta gördüğüm her adama baba diyerek annemi utandırıyormuşum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder