Details

Hemen anlatayım üşenmeyip girip hemen çıkan sayacımız var.
İnanlarımız inanmayanlarımız var.
Tepkileriniz var;
Uydurmasyon : Yok artık daha neler.
Sallamasyon : Sıkılamışsın kızım sen bunu.
Sansasyon : Gerçek olsaydı olay olurdu.
Kimyon : Baharat tadında.
Tepki göstermeyi unutmayın!
Sorularınız varsa da buradan alabilirim ----> http://www.formspring.me/dogalsecilim


12 Mart 2012 Pazartesi

Yata yata bitirmiş

     Okulu sanıyorsunuz değil mi hayır canım askerliği, kim mi blogun ana karakterlerinden biri olan babam. Nasıl okulu yata kalka bitirmişte askerliği yata yata bitirmiş sorusunun aklınızda pek yayılmasına izin vermeden anlatıyorum. İlkokul bittikten sonra liseye gitmek istiyormuş ama dedem oralı bile değilmiş, köyden başka birinin babası çocuğunu okula yazdırmaya giderken babamda beraberinde gidip kendi kendini kaydettirmiş. (Evet şimdi hepimizin ailesi okuyalım diye uğraşıyor ama o zaman tarlada çalışmak mantıken tercih ettirtilmesi gerekenmiş.) Köyden otobüs belli bir yere kadarmış ve saatleri tutturamadığında 5-10 kilometre yürümek zorundaymış, yatılıymış ama bazen de eve gitmek gerekiyor azizim. Isparta Gönen Köy Enstitüsünde okumuş, Köy Enstitüsünü ilk defa duyanlar için anlatayım bildiğim kadarını; öğretmen yetiştirmek için başlayan mükemmel bir projeymiş. Yetiştirilecek öğretmenler köylere gideceğinden tarımından tut hayvancılığa kadar tam donanımlı gençler yetiştiriliyormuş. İnek de sağmışlar derste çapa da yapmışlar. Sadece öğrenciler değil tüm halkın bilinçlendirileceğini düşünmüşler haksız da değillermiş. Gerisini siz araştırın canlarım yoksa anlatacağım şeylerle birlikte destan yazmayayım.
     80'ler falan babam lisede sağcı solcu meseleleri var. Ben hala bilmem babamın sağcı mı yoksa solcu mu olduğunu, öğretmenler siyasi fikirlerini derste belli etmemelidirleri mi hayat felsefesi olarak benimsedi yoksa benim düşüncelerimi mi etkilemek istemiyor bilmiyorum ama belki anlayamamamın nedeni sağcı ve solcu arasındaki farkı bilmememdir. Neyse babam birinden Edebiyat hocası diğerinden ve o zaman öğrenci ayrımı daha fazlaymış azizim. Babam ne yaparsa yapsın, edebiyatı parçalamayı bırak atom parçalasa yine de 6'dan yukarı not alamadığı dersler varmış. Evde asılı bir resim vardır, eski bir çerçevede bir gün merak edip sormuştum "Baba bu evler nerede?" diye o da hikayesini anlatmıştı o güzelim resime 1 almış, o yüzden çerçeveletip asmış.
     Edebiyat diyorduk yine bir kompozisyon sınavı ve konu geliyor. "Risk nedir?" Babam kağıda "Ben ne yazarsam yazayım 6'dan yüksek not alamadım. Bu kağıdı boş vermek benim için bir risktir." yazmış, vurmuş kafayı yatmış. Hoca gelmiş sınavın ortasında "Bekir sınavdasın farkındasın değil mi?" diye babamda bitirdiğini söylemiş ama 15 saniyede sınavın bitirilebileceğine inanmamış hocası doğal olarak. Sınav sonuçları okunuyor, hoca öğrencinin ismini okuyor ve kaç beklediğini soruyor sonra da kaç aldığını söylüyor. Babamı kaldırmış ve "Kaç bekliyorsun?" demiş, babam "Sıfır" demiş, kadın "Kağıdını sınıfa okuyabilir misin?" demiş. (Evet sınıfın ortasında rezil edecek diye düşünüyor babamda hepimizin düşündüğü gibi.) Sınıfta okumuş, kıs kıs gülen çok tabi kadın "Otur! yüz." demiş herkesin surat ifadesi babamın hafızasında bir fotoğraf gibi saklanmış.
     İyi de canımcım okul bu kadar zorken o dönemde askerlik nasıl kolay olsun diyorsunuz ya şimdi siz, hemen kanıtlamak istiyorum. Askerde nöbetlerde falan isim soyisim "B. FELEK" diye geçiyormuş hala öyle mi bilemem ve babamın koğuşunda da Bahadır Felek diye biri varmış (evet hikayemizde tabi ki de zeki olan babam.) Nöbet için üzerinde "NÖBETÇİ" yazan bir kart yatağa asılırmış ki o kişi uyandırılsın. Babam sıra ona geldiğinde hep diğerinin ranzasına asıyormuş. Ve neredeyse hiç nöbet tutmamış (evet bende adama acıdım.) Bir gün komutan konuşuyor ve demiş ki "İşinizi doğru düzgün yapın, aklınız bir yerde kendiniz bir yerde olmasın. Bir insan iki yerde bulunamaz." Babam hikayenin baş karakteri ya tabi ki "Olabilir komutanım." diyecek. Hikayeye atraksiyon gelsin diye komutanında "Kanıtla." demesi gerekiyor. Babam (sözde) nöbet tuttuğu bir gün komutanın yanına gidererek komutana çay ısmarlar yarım saat sohbet ederler ve sonunda derki "Komutanım ben şu an aslında nöbetimi tutuyorum." İşte öyle yata yata, güle oynaya, şakalar, komiklikler derken askerliği bitmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder